İnsan Kendi Kendini Şifalandırabilir mi?

 

“Her insan kendi sağlığının ya da hastalığının yazarıdır.”

Eski medeniyetlerdeki insanlar bizler doğduğumuz anda şifalanmaya başlarız dermiş. Batı medeniyetleri yani günümüz tıbbı ise 300 yıldır aksini iddia ediyor. Yani doğduğumuz anda öldüğümüzü. Fakat bilmelisiniz ki vücudumuz kendi kendini yenileme özelliğine sahip, yenilenmeyeceği söylenen sinir sistemi bile. Hastalıkları yaratan da biziz iyileştiren de. Bizler bedenlerimizin ötesindeki dünya ile de bağlantılıyız. Bilimin yeni buluşları bunları kanıtlıyor. Tıp artık bu içsel şifalanma konularına yöneliyor. Bioenerji, akupunktur, hacamat, reiki gibi alternatif tıp uygulamaları kullanılıyor.

Hastalıkların sebebi 21.yüzyıl toplumunun muzdarip olduğu kronik stres. Normal şartlarda doğadaki her organizma kısa süreli strese dayanıklıdır. Kısa süreli stres gerektiğinde çok da faydalıdır ancak uzun süre acil durum modunda olmaya organizma dayanamaz.

Stres, beden- zihin dengesini bozar. Beynimiz ve kalbimiz tutarsızsa, düzgün çalışmıyorsa, vücudumuz da düzgün çalışmaz. Stres hormonları, yanlış genlere yanlış sinyaller gönderir. Bedeniniz de size sinyal verir. Bu sinyal bir rahatsızlık veya hastalık olarak gelir. Aslında bu hastalık bir elçidir. Dikkatimizi yönelterek bedenimize neye ihtiyacı olduğunu sorabilir, farkında olabiliriz.

Beynin ve kalbin elektriksel ve manyetik alanı vardır. Kalpteki sinir ağı kendi başına çalışır. Bizler bu sinir ağını kucaklama yetisine sahibiz. Kalbin manyetik alanı beyninkinden daha güçlüdür. Kalpten beyne giden düzgün, uyumlu sinyaller bağışıklığı güçlendirir. Takdir, minnettarlık, ilgi, şevkat sözcükleri kalbi beyne uyumlar.

Şifalanmak için şükretmek gerekir. Minnet, takdir, şükür şifalanmayı başlatır. Bütün enerjiler frekanstır. Şifalanmayı içimizdeki güç yapar. Şifa devam eden bir süreçtir. Yaşamayı seveceği hayatı insan kedisi çağırır. Olmasını istemediğimiz şeylere değil, istediğimiz şeylere odaklanmalıyız. Güzel düşünceler, yeni niyetler beynin farklı nöronlarını ateşler ve zihni harekete geçirir. Düşünce kimyasallardan (ilaçlardan) daha güçlüdür. Kendi kimyasal enerjimizi, içimizdeki eczaneyi düşünerek harekete geçirebiliriz.

 

Davranışları dönüşümlere uyarlarsanız değişirsiniz. Fiziksel dengenizi; egzersiz, masaj v.b. ; kimyasal dengenizi doğal, sindirilmesi kolay yiyecekleri, az yiyerek; duygusal dengenizi de meditasyonla sağlayabilirsiniz. Bu dengelerin ikisine sahip olduğunuzda şifalanma başlar. Meditasyonu gerçekten hayatınıza sokmalısınız. Meditasyon esnasında beden yavaşlar. Stres ortadan kalkar. Gözünüzü kapatıp içinize baktığınızda, dikkatinizi kalbinize taşırsınız.

Kanser, tansiyon, diyabet, sedef, otoimmün hastalıklar v.b. hastalıklardan içsel enerjinizle kurtulabilirsiniz. Hissettiğiniz acıdan daha güçlü olduğunuzu hissedin.

Düzenli egzersiz yapmak, doğal ve dengeli beslenmek, meditasyon yapmak ve stresle başa çıkabilmeyi öğrenmek, vücudun enerji akışını tekrar düzene sokmak, yaşam tarzını iyi yönde baştan aşağıya değiştirmek hastalığın ortaya çıkmasını engeller veya hastalığı ortadan kaldırır, sizi gerçek benliğinize döndürür. 

 

Begüm Apaydın Olgun

Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin

Bu Yazılar Dikkatinizi Çekebilir

Virüslerden Korunmak İçin Doğal Tarifler

Hepimiz kimyasal temizleyiciler kullanmaktan mahvolduk. Halbuki doğanın mucizelerinden faydalanabiliriz. Bitkilerin uçucu yağları antimikrobiyal özellik taşımakta. Bu uçucu yağları koklamak solunum sistemindeki bakteri ve virüsleri inhibe

Read More »

Yağ Metabolizmasına Etki Eden Bitkiler

  YAĞ HÜCRELERİNDE YAĞ DEPOLANMASINI ENGELLEYEN BİTKİLER Vücutta yağ birikimi adipogenez diye adlandırılan bir olayla olur. Adipogenezle yağ hücresinde yağ birikimi gerçekleşir ve bu işlem

Read More »

Begüm Apaydın Olgun

Yaşam Koçu

Öğrencilerimin ve danışanlarımın  hayatlarına gerçekten dokunduğumu görmek benim için en büyük mutluluk.

Favorilerim
Ürünlerim

BGM online Mağaza

Keşfet
Loading...

Scroll Up